İngilizler
Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa'yı adım adım
izlemişler, Lozan'a giden İsmet Paşa heyetinin Ankara ile yaptığı tüm
telgraf ve şifreli görüşmelerini anında elde etmişledir. Ankara'nın
taktik her adımından İngilizlerin haberdar olması, Lozan'da pazarlık
gücümüzü inanılmaz derecede sarsmış, elimizi zayıflatmıştır.
Gazetelerden biri 'Kıyamet günü' başlığıyla vermiş haberi...
Gazetelerden biri 'Kıyamet günü' başlığıyla vermiş haberi...
Ben
önce haberin içeriğinde dünyanın sonunu getirebilecek güneşte bir
patlama ya da dünyamıza büyük bir göktaşı çarpmasına dair bilgiler
olabileceğini düşündüm.
Meğer haber sandığım kadar önemli değilmiş. Haberin
ayrıntılarında, son günlerde dünya medyasında sıklıkla konu olan Eski
CIA ajanı Edward Snowden'ın açığa çıkardığı dinleme skandalına dair
bilgiler yer alıyordu.Snowden'ın
sızdırdığı belgelerden birinde, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı NSA'nın
yaptırdığı gizli telefon dinlemesi ve internet kayıtları takibinin
aralarında Türkiye, Yunanistan, Fransa ve İtalya'nın elçilik ve
diplomatik misyonlarını da kapsadığı 38 hedeften söz ediliyordu.
Bir
fırıncının ekmek, pastacının börek üretmesi ne kadar normalse,
istihbaratçıların her türlü iletişimi kontrol etme çabası da o kadar
normaldir. Yani birileri ortaya çıkıp 'aaa, fırıncı yine ekmek çıkarmış'
demesi ne kadar garipse, istihbaratçıların görevlerinin birer parçası
olan herşeyden haberdar olma çabaları karşısında 'aaa, falanca
istihbarat birimi falanca bakanı, filanca büyükelçiyi dinlerken
yakalanmış' demek de o kadar fuzuli bir iştir.
Kıyamete kadar oynanacak olan oyunların başında, birilerinin dinleme ve bilgi elde etme çabası, hedef noktaların da bunu önleme ve etkisiz kılma mücadelesi başta gelecektir. Bu durum kıyamete kadar sürüp gidecektir.Dünya çapında iddiası olan ülkelerin istihbarat servisleri eğer başta ABD Başkanı Obama olmak üzere liderlerin attıkları her adımdan haberdar olma, eşinin kulağına bile fısıldadığı cümlelelerden, en gizli devlet toplantılarının yapıldığı ortamlardan dinleme yapma ve konuşulanlar hakkında bilgi sahibi olma gibi yoğun bir çaba göstermiyorlarsa ne işe yarar ki bu kurumlar? Baskıcı rejimlerin egemen olduğu ya da kendi çapında oyalanıp giden ülkelerde istihbarat birimleri sadece kendi halkını, kendi iktidarlarına hedef gördüğü iç unsurları kontrol etmekle uğraşırken, dünya çapında iddiası olan ülkelerin gizli servisleri ise hedef ülkelerin bakanlar kurulu toplantılarına, güvenlik birimlerinin faaliyet alanlarına kadar sızma başarısı gösterirler.
Neticede her ülke ancak istihbarat servisleri kadar güçlüdür.
İstihbarat
elde etme ve herşeyi kontrol etme arzusu güçlü devletler açısından o
kadar hayati bir mevzudur ki, bu konuda metafizik diyebileceğimiz türden
inanılmaz yöntemlere de başvurmaktadırlar.MOSSAD,
CIA, KGB gibi teşkilatların istihbarat için cinlerden faydalandığı
kesin olarak biliniyor. Hatta Rusların denizaltılarla iletişime geçmek
için cinleri kullandığı yaygın iddialar arasında...
Turgut
Özal'ın başbakanlığı döneminde NASA adına geldiğini ifade eden bir
kişi, Sakarya'da yaşadığı söylenen ve cinlerle irtibatı olduğu iddia
edilen bir hocayla temasa geçebilmek için hatırlı insanları devreye
sokmak ister. Niyeti de, uzayda bulunan ve zaman zaman arızalanan
Amerikan uydularının tamirinde cinlerden istifade edebilmektir.
Osmanlı
Devleti'nin çöküşünde İngiliz Gizli Servisi'nin büyük etkisi olmuştur.
Nitekim dönemin İngiliz Gizli Servis Başkanı Sir Walter Bullivant'ın şu
sözleri Osmanlı Devleti adına durumun vehametini göstermeye yeter; 'Her
yandaki ajanlarımdan, yani Güney Rusya'da dilencilerden, Afgan at
tüccarlarından, Türkmen tacirlerinden, Mekke yolundaki hacılardan, Kuzey
Afrika'daki şeyhlerden, Karadeniz takalarındaki denizcilerden, koyun
postu içindeki Moğollardan, Hint fakirlerinden, Körfezdeki Yunan
tüccarlarından ve şifre kullanan saygın konsoloslarından raporlar
alıyorum' der.
Sözün
kısası, yabancı diplomatların ve devlet adamlarının dinlenilmesi konusu
günümüze mahsus bir olay değildir ve bugünlerde açıklamaları dünyayı
sarsttığından söz edilen eski CIA ajanı Edward Snowden'ın iddiaları
şaşırtıcı bulunmamalıdır...
İngilizler
Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa'yı adım adım
izlemişler, Lozan'a giden İsmet Paşa heyetinin Ankara ile yaptığı tüm
telgraf ve şifreli görüşmelerini anında elde etmişledir. Ankara'nın
taktik her adımından İngilizlerin haberdar olması, Lozan'da pazarlık
gücümüzü inanılmaz derecede sarsmış, elimizi zayıflatmıştır.
İstihbarat
eksikliğinin nelere mal olduğunu Gezi Parkı olaylarında gördük.
İstihbarat birimlerimiz hazırlığı aylar öncesinden başladığı anlaşılan
ve kısa sürede ülke geneline yayılan Gezi Parkı eylemlerinin izlerini
çok öncesinde sürmekte eksiklik göstermişlerdir. Hükümetin devrilmesine
yola açabilecek çaptaki büyük bir organizasyonun önhazırlığından yeteri
ölçüde haberdar olamamışlardır.Büyük
din bilginleri, bir işin yapılmasından önce gözetilmesi gereken
tedbirleri namaz öncesi abdest gibi saymışlar ve büyük önem
vermişlerdir.
Dilerim yaşadıklarımız hepimize ders olur ve aynı hatalar bir daha tekrarlanmaz.
İstihbaratla ülkenin istikbali arasındaki yakın irtibat asla akıldan çıkarılmamalıdır.
“Rabbimiz üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı (düşman karşısında) sabit kıl ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et.” (Bakara, 250)
ReplyDelete