Friday, July 19, 2013

Cinler ve istihbarat savaşları- Osman Özsoy

İngilizler Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa'yı adım adım izlemişler, Lozan'a giden İsmet Paşa heyetinin Ankara ile yaptığı tüm telgraf ve şifreli görüşmelerini anında elde etmişledir. Ankara'nın taktik her adımından İngilizlerin haberdar olması, Lozan'da pazarlık gücümüzü inanılmaz derecede sarsmış, elimizi zayıflatmıştır.

Gazetelerden biri 'Kıyamet günü' başlığıyla vermiş haberi...
Ben önce haberin içeriğinde dünyanın sonunu getirebilecek güneşte bir patlama ya da dünyamıza büyük bir göktaşı çarpmasına dair bilgiler olabileceğini düşündüm.
Meğer haber sandığım kadar önemli değilmiş. Haberin ayrıntılarında, son günlerde dünya medyasında sıklıkla konu olan Eski CIA ajanı Edward Snowden'ın açığa çıkardığı dinleme skandalına dair bilgiler yer alıyordu.Snowden'ın sızdırdığı belgelerden birinde, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı NSA'nın yaptırdığı gizli telefon dinlemesi ve internet kayıtları takibinin aralarında Türkiye, Yunanistan, Fransa ve İtalya'nın elçilik ve diplomatik misyonlarını da kapsadığı 38 hedeften söz ediliyordu.

Bir fırıncının ekmek, pastacının börek üretmesi ne kadar normalse, istihbaratçıların her türlü iletişimi kontrol etme çabası da o kadar normaldir. Yani birileri ortaya çıkıp 'aaa, fırıncı yine ekmek çıkarmış' demesi ne kadar garipse, istihbaratçıların görevlerinin birer parçası olan herşeyden haberdar olma çabaları karşısında 'aaa, falanca istihbarat birimi falanca bakanı, filanca büyükelçiyi dinlerken yakalanmış' demek de o kadar fuzuli bir iştir.

Kıyamete kadar oynanacak olan oyunların başında, birilerinin dinleme ve bilgi elde etme çabası, hedef noktaların da bunu önleme ve etkisiz kılma mücadelesi başta gelecektir. Bu durum kıyamete kadar sürüp gidecektir.Dünya çapında iddiası olan ülkelerin istihbarat servisleri eğer başta ABD Başkanı Obama olmak üzere liderlerin attıkları her adımdan haberdar olma, eşinin kulağına bile fısıldadığı cümlelelerden, en gizli devlet toplantılarının yapıldığı ortamlardan dinleme yapma ve konuşulanlar hakkında bilgi sahibi olma gibi yoğun bir çaba göstermiyorlarsa ne işe yarar ki bu kurumlar? Baskıcı rejimlerin egemen olduğu ya da kendi çapında oyalanıp giden ülkelerde istihbarat birimleri sadece kendi halkını, kendi iktidarlarına hedef gördüğü iç unsurları kontrol etmekle uğraşırken, dünya çapında iddiası olan ülkelerin gizli servisleri ise hedef ülkelerin bakanlar kurulu toplantılarına, güvenlik birimlerinin faaliyet alanlarına kadar sızma başarısı gösterirler.
Neticede her ülke ancak istihbarat servisleri kadar güçlüdür.
İstihbarat elde etme ve herşeyi kontrol etme arzusu güçlü devletler açısından o kadar hayati bir mevzudur ki, bu konuda metafizik diyebileceğimiz türden inanılmaz yöntemlere de başvurmaktadırlar.MOSSAD, CIA, KGB gibi teşkilatların istihbarat için cinlerden faydalandığı kesin olarak biliniyor. Hatta Rusların denizaltılarla iletişime geçmek için cinleri kullandığı yaygın iddialar arasında...
Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde NASA adına geldiğini ifade eden bir kişi, Sakarya'da yaşadığı söylenen ve cinlerle irtibatı olduğu iddia edilen bir hocayla temasa geçebilmek için hatırlı insanları devreye sokmak ister. Niyeti de, uzayda bulunan ve zaman zaman arızalanan Amerikan uydularının tamirinde cinlerden istifade edebilmektir.
Osmanlı Devleti'nin çöküşünde İngiliz Gizli Servisi'nin büyük etkisi olmuştur. Nitekim dönemin İngiliz Gizli Servis Başkanı Sir Walter Bullivant'ın şu sözleri Osmanlı Devleti adına durumun vehametini göstermeye yeter; 'Her yandaki ajanlarımdan, yani Güney Rusya'da dilencilerden, Afgan at tüccarlarından, Türkmen tacirlerinden, Mekke yolundaki hacılardan, Kuzey Afrika'daki şeyhlerden, Karadeniz takalarındaki denizcilerden, koyun postu içindeki Moğollardan, Hint fakirlerinden, Körfezdeki Yunan tüccarlarından ve şifre kullanan saygın konsoloslarından raporlar alıyorum' der.
Sözün kısası, yabancı diplomatların ve devlet adamlarının dinlenilmesi konusu günümüze mahsus bir olay değildir ve bugünlerde açıklamaları dünyayı sarsttığından söz edilen eski CIA ajanı Edward Snowden'ın iddiaları şaşırtıcı bulunmamalıdır...
İngilizler Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa'yı adım adım izlemişler, Lozan'a giden İsmet Paşa heyetinin Ankara ile yaptığı tüm telgraf ve şifreli görüşmelerini anında elde etmişledir. Ankara'nın taktik her adımından İngilizlerin haberdar olması, Lozan'da pazarlık gücümüzü inanılmaz derecede sarsmış, elimizi zayıflatmıştır.
İstihbarat eksikliğinin nelere mal olduğunu Gezi Parkı olaylarında gördük. İstihbarat birimlerimiz hazırlığı aylar öncesinden başladığı anlaşılan ve kısa sürede ülke geneline yayılan Gezi Parkı eylemlerinin izlerini çok öncesinde sürmekte eksiklik göstermişlerdir. Hükümetin devrilmesine yola açabilecek çaptaki büyük bir organizasyonun önhazırlığından yeteri ölçüde haberdar olamamışlardır.Büyük din bilginleri, bir işin yapılmasından önce gözetilmesi gereken tedbirleri namaz öncesi abdest gibi saymışlar ve büyük önem vermişlerdir.
Dilerim yaşadıklarımız hepimize ders olur ve aynı hatalar bir daha tekrarlanmaz.
İstihbaratla ülkenin istikbali arasındaki yakın irtibat asla akıldan çıkarılmamalıdır.

1 comment:

  1. “Rabbimiz üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı (düşman karşısında) sabit kıl ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et.” (Bakara, 250)

    ReplyDelete